Nafakanın Dava Tarihinden İtibaren Geçerli Olması Gerektiğine İlişkin BAM Kararı
Samsun BAM, 4. HD., E. 2019/3660 K. 2020/3153 T. 15.12.2020
T Ü R K M İ L L ET İ AD I N A
G E R E K Ç E L İ KAR AR
DAVANIN KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 2003 yılında evlendiklerini, müşterek bir çocuklarının olduğunu, davacının astsubay olarak görev yaptığını, görevi nedeniyle Edirne’de bulunduğunu,
son 7 yıldır iş nedeniyle farklı illerde yaşadığını, müşterek çocuğun düzeninin ve psikolojisinin bozulmaması
için Samsun’da düzenli bir hayat kurduğunu ve tüm izin günlerinde Samsun’a gelerek ailesi ile birlikte vakit geçirdiğini, evliliğin başından beri davalının titizlik hastası olduğunu, huzurlu bir aile ortamının kurulamadığını, davalının titizliği nedeniyle eve misafir almadığını, davacının ailesinden kimsenin ortak konuta gelmesini istemediğini, sadece davalının ablalarının gelebildiğini, davalının saatlerce duştan çıkmadığını, yıkanmış kıyafetleri yeniden yıkadığını, sürekli olarak evde temizlik yaptığını, başka bir eve taşındıklarında dahi evin klozet ve duşa kabinini değiştirdiğini, davacıyı maddi anlamda yıprattığını, davacının ısrarları ile davalının 2006-212 yılları arasında tedavi için doktora gittiğini ancak ilaçları düzenli bir şekilde kullanmadığını, ayrı illerde yaşamalarına rağmen davacının eve geldiğinde hiç bir meşru nedeni olmaksızın davalının uzak durmasından dolayı cinsel birliktelik yaşayamadığını, davalının sabaha kadar facebookta yazıştığını, bunun davacının güvenini sarstığını, davacının kiralık eve çıkmayıp ordu evinde kaldığını, ev aldığını ancak davalıyı memnun edemediğini, davalının hep daha fazlasını istediğini, lüks yaşam isteyen davalının davacıya ” gerekirse kafalarına silahını daya, tarlalarını sattır bizim payımızı al ” diyerek ailesine ait tarlayı sattırma hususunda sürekli baskı kurduğunu, davalının müşterek çocuğa davacıyı kötülediğini, müşterek çocuğun davacıdan uzak durduğunu, onu sevmediğini söylediğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamında bir yarar kalmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesini, aksi takdirde ortak velayete ilişkin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı tarihli duruşmadaki beyanında; Açılan davayı kabul etmediğini, kızının okula gittiğini
bu dava nedeniyle psikolojisinin bozulabileceğini, bu nedenle davanın okullar kapandıktan sonraki bir tarihe ertelenmesini talep etmiş, 20/06/2019 tarihli duruşmadaki beyanında ise; “Aşamalardaki savunmalarımı ve beyanlarımı tekrar ediyorum. Müşterek çocuğumuz kızım K1 benimle kalmaktadır. Ben henüz bir yapmıyorum. Aleyhime boşanma davası açan eşime ait olan evde oturmaktayım. Çocuğumla birlikte ihtiyaçlarımız da davacı tarafından sağlanmaktadır. Ben küçük kızımızın velayeti takdirini mahkemeye bırakıyorum. Velayet hakkını birlikte kullanmaya da hazırım. Ancak kızım benimle kalmak istemektedir.” demiştir.
DELİLLER: Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları ve dava dosyası.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:
” Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, tanık beyanları, yazılan müzekkere cevapları, SİR
ve tüm dosya kapsamına göre; Tarafların 2003 yılında evlenip bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının bulunduğu, davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından bahisle boşanma talepli mevcut davanın açıldığı, davalı tarafın süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmayıp yargılama aşamasında açılan davanın reddini talep ettiği, dinlenen tanık beyanlarına göre davalının eşini rahatsız edecek boyutta temizlik alışkanlığı bulunduğu, davalının gece geç saatlere kadar bilgisayarla ilgilenip eşi ile ilgilenmediği ve davalının kazancından daha çok taleplerde bulunup davacının ailesinden para alması hususunda eşine bas uyguladığı, davacı tarafın işi sebebi ile başka illerde çalışıp tarafların uzunca bir süredir bu şeki yaşadıkları, davacının dava süreci de dahil olmak üzere evin ihtiyaçlarını karşıladığı bu itibarla tarafların evlilik birliğinin davalının kusurlu hareketleri ile devamının taraflardan beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı anlaşılmakla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına,
Müşterek çocuğun ayrılık sürecinde annesi ile kaldığı, her iki tarafın velayet talebinde bulunduğu, dosya kapsamında bulunan SİR. ve çocuğun beyanı da göz önüne alındığında velayetinin ortak olarak taraflara verilmesi ve çocuğun annesinin yanında kalmasına karar verilmesinin çocuğun yüksek yararına olacağı,
TMK 182.maddesi gereği davacının, anne yanında kalan çocuğun eğitim ve bakım giderlerine ekonomik
gücü oranında katılmak zorunda olduğu değerlendirilerek tarafların ekonomik sosyal dur değerlendirilerek müşterek çocuk için nafakaya hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçeyle;
” DAVANIN kabulü ile, tarafların boşanmalarına, Tarafların müşterek çocukları 2004 doğumlu K1 ‘ın velayetinin ortak olarak taraflara verilmesine, Müşterek çocuğun annenin yanında kalmasına, Velayeti ortak olarak bırakılan müşterek çocuk ile davacı baba arasında; kişisel ilişki kurulmasına, Karar tarihinden itibaren
davalı için 400,00 TL, müşterek çocuk için 400,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınıp daval ödenmesine, Karar kesinleştikten sonra müşterek çocuk için 500,00 TL iştirak nafakasının davacıdan alınarak müşterek çocuğa harcanmak üzere davalıya ödenmesine, ” karar verilmiştir.
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı kadın hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
1- Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı kadının aşağıdaki bent dışında kalan istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece davalı kadın ve müşterek çocuk için tedbir nafakası verilirken hüküm kısmında, ” Karar tarihinden itibaren davalı için 400,00 TL, müşterek çocuk için 400,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, ” denilmiş ise de, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların
yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunması (TMK.m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olup, davacının dava süreci de
dahil olmak üzere evin ihtiyaçlarını karşılamış olması, tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekliliğini ortadan kaldırmadığından (TMK.m.169), Türk Medeni Kanunu’nun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasın hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tarihinden itibaren verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.
Sonuç olarak; Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İstinaf konusu edilmeyerek kesinleşen ve
istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen hususlarla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı kadının 2 nolu bent dışında kalan istinaf istemlerinin yukarıda 1 nolu bentte gösterilen nedenlerle 6100
sayılı HMK’nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan REDDİNE, yukarıda 2 bentte açıklana nedenlerle, davalı kadının istinaf isteminin HMK. 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüyle, hükmün tedbir nafakasına ilişkin bendinin kaldırılmasına, yerine gerekçeye uygun aşağıdaki şekilde yeni oluşturulmasına, yerine yeni bent oluşturulmasına karar verilmeyen hüküm fıkralarının aynen muhafazasına,
karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarakaşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere;
1-İstinaf konusu edilmeyerek kesinleşen ve istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Davalı kadının yukarıda açıklanan 2.bent kapsamı dışında kalan istinaf istemlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen nedenlerle 6100 sayılı HMY.nin 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı kadının istinaf isteminin yukarıda 2. bentte gösterilen nedenlerle KABULÜ ile HMY. 353/1-b-2 maddesi gereğince hükmün tedbir nafakasına ilişkin bendinin KALDIRILMASINA, yerine gerekçeye uygun aşağıdaki şekilde yeni bent OLUŞTURULMASINA , yerine yeni bent oluşturulmasına karar verilmeyen hüküm fıkralarının AYNEN MUHAFAZASINA ,
“Dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihine kadar davalı yararına 400,00 TL, müşterek çocuk için 400,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,”
4-Davalı kadın tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı kadın tarafından istinaf başvurusu için yapılan tebligat gideri 5,50 TL ile istinaf kanun yoluna başvurma harcı olan 121,30 TL olmak üzere toplam 126,80 TL giderin davacı kocadan alınarak davalı kadına verilmesine,
6-İnceleme duruşmasız yapıldığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflaratebliğine,
HMK. 353/1-b-2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK. 361. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
*Karar lexpera.com.tr adresinden alınmıştır.