Adli Tatilin Sürelere Etkisi
GİRİŞ
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 102. Maddesi uyarınca “Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar.” İfadesi ile adli tatilin başlangıcı ve bitişi düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme neticesinde, belirlenen süre zarfında, mevzuatta süreli olarak düzenlenen işlemler için sürelerin nasıl ilerleyeceği, hangi işlemler için sürenin işlemeyeceği konuları ortaya çıkmaktadır. Bu hususlar da mevzuatta düzenlenmiş olup aşağıda incelenmiştir.
1. ADLİ TATİL SÜRESİ VE ADLİ TATİLDEN ETKİLENMEYECEK İŞLEMLER
1.1 Adli Tatile İlişkin Mevzuat
Yukarıda bahsedildiği üzere, ilgili düzenleme neticesinde ülkemizde yargı mercileri her yıl 20 Temmuz ile 1 Eylül tarihleri arasında adli tatil nedeniyle, 42 gün hizmet verememektedir. [1]
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 103. Maddesi uyarınca
– (1) Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:
a) İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti gibi geçici hukuki koruma, deniz raporlarının alınması ve dispeçci atanması talepleri ile bunlara karşı yapılacak itirazlar ve diğer başvurular hakkında karar verilmesi.
b) Her çeşit nafaka davaları ile soy bağı, velayet ve vesayete ilişkin dava ya da işler.
c) Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işleri ve davaları.
ç) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar.
d) Ticari defterlerin kaybından dolayı kayıp belgesi verilmesi talepleri ile kıymetli evrakın kaybından doğan iptal işleri.
e) İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar.
f) Adli tatilde yapılmasına karar verilen keşifler.
g) Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.
ğ) Çekişmesiz yargı işleri.
h) Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.
(2) Tarafların anlaşması hâlinde veya dava bir tarafın yokluğunda görülmekte ise hazır olan tarafın talebi üzerine, yukarıdaki iş ve davalara bakılması, adli tatilden sonraya bırakılabilir.
(3) Adli tatilde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşı dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri ile bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilam verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a gönderilmesi işlemleri de yapılır.
(4) Bu madde hükümleri, bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay incelemelerinde de uygulanır.
Hükme göre öncelikle; adli tatil süresi “adli tatile tabi olan dava ve işlerde” uygulanabilmektedir. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere adli tatilde görülen davalarda adli tatil süreleri durmayacaktır. Örneğin hizmet akdi ve iş sözleşesi sebebiyle işçilerin açtıkları İş Mahkemeleri’nde görülen davalarda adli tatil süreleri durmayacaktır.[2]
1.2. Adli Tatilin Sürelere Etkisi
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 104. Maddesine göre:
(1) Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.
Bu hükme göre 8 Eylül’de adli tatil bitmektedir. Adli Tatil’in 7 Eylül’de sona erdiğine dair Yargıtay görüşleri mevcut olduğu gibi 8 Eylül’de sona erdiğine dair görüşler de mevcuttur.[3]
Bu konuya ilişkin örnek bir Yargıtay kararı olarak: Yargıtay 2. HD., E. 2019/2507 K. 2019/8376 T. 9.9.2019
… “Adli tatilin sürelere etkisi” başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 104. maddesinde “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde bu kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır” düzenlemesi mevcuttur. Madde gerekçesinde de, “Adli tatile tâbi olan, yani adli tatilde görülemeyecek dava ve işlerdeki süreler açısından tatilin etkisinin düzenlendiği, burada kastedilenin, maddî hukuka ait süreler olmayıp, zamanaşımı gibi, usul hukukundaki süreler olduğu, örneğin yirmi Temmuzda başlayan on beş günlük sürenin bitim tarihinin dört Ağustos günü akşam mesai saati sonu olduğu, ancak bu tarihin tatil zamanına rastlaması nedeniyle sürenin, altı Eylül gününden itibaren uzayacağı” açıklanmıştır. (6494 sayılı Kanunla 6100 sayılı HMK’nın 102. maddesinde yapılan değişiklikten önceki madde metni “Adli tatil her yıl bir Ağustosta başlar, beş Eylülde sona erer” şeklindedir). Gerekçe metninden de anlaşılacağı üzere uzatılması gereken bir haftalık sürenin adli tatilin sona erdiği 31 Ağustos tarihini takip eden 1 Eylül tarihinden itibaren başlatılması gerekmektedir. HMK’nın “Sürelerin bitimi” başlıklı 92/2. maddesinde süre; hafta, ay ve yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay ve yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter hükmü yer almaktadır. HMK’nın 102. maddesi uyarınca yeni adli yılın başladığı gün 01.09.2017 tarihi olup, Cuma gününe rast gelmektedir. Bu tarihe bir hafta eklendiğinde o haftaya tekabül eden gün Cuma günü olacağından kanunen temyiz süresi 08.09.2017 tarihinde dolacaktır” şeklinde gerekçeye yer verilmiştir.
Bu durumda anılan Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca davalı vekilinin 08.09.2017 tarihli istinaf istemi başvurunun süresinde olduğunun kabulü ile davalı erkeğin istinaf talebinin esastan incelenmesi gerektiği anlaşılmakla, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin davalı erkeğin istinaf başvurusunun süre yönünden reddi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
KAYNAKÇA
[1] Adli Tatilin Yargısal Verimliliğe Etkisi, Doç. Dr. Mustafa TAŞKIN, ss 1// https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/155598
[2] https://www.alicinaz.av.tr/adli-tatilin-surelere-etkisi/
[3] https://www.alicinaz.av.tr/adli-tatilin-surelere-etkisi/
*İlgili yazı Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Üçüncü Sınıf Öğrencisi Büşra ÇAKMAK tarafından kaleme alınmıştır.