Pazartesi - Cuma | 09:00 - 18:00

GSM

0544 722 39 40

iletişim

bilgi@acarumut.av.tr

Çalıntı Araçtan Sorumluluk-Yargıtay Kararı

T.C. Yargıtay Başkanlığı – 17. Hukuk Dairesi Esas No.: 2018/4343
Karar No.: 2019/2389
Karar tarihi: 04.03.2019

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda ya nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının maliki olduğu aracın, davacı tarafından kaskolu araca çarpmasıyla oluşan kazada kaskolu araçta ağır hasar oluştuğunu, davacı tarafından sigortalısına 17.488,00 TL. ödenerek haklarına halef olunduğunu, kaskolu araçta hasar oluşmasına yol açan aracın işleteni olan davalının KTK’nun 85. maddesi gereği zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.600,00 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, 2 yıllık sürede açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, davalı adına kayıtlı olan ve kazaya karışan … plakalı aracın 05.09.2005 tarihinde çalındığını ve sahte plaka takılı vaziyette kazaya karıştığını, davalı aracının çalınması nedeniyle … Trafik Tescil Şube Müdürlüğü tarafından aracın kaydına çalıntı şerhi işlendiğini, aracın çalınmasında davalının hiçbir kusuru bulunmadığını, davalının zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalının işleten olarak zarardan sorumlu olduğu, aracının çalınmasında kusuru olmadığını ispata yarar delil getireme gerekçesiyle, davanın kabulü ile 3.600,00 TL. tazminatın 10.11.2006 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz 27.12.2011 tarih ve 2011/26 Esas- 2011/13039 Karar sayılı ilamı ile; “KTK’nun 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, kazanın 30.03.2006 tarihinde meydana geldiği, 28.04.2009 olan dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ve davalının süresindeki zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi gerekmesine rağmen, zamanaşımı def’i konusunda olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu” gerekçesiyle
karar bozulmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı aracının sahte plakayla kazapage1image17001536page1image16995968page1image17003264page1image17005760

yaptığı, davacının sahte plaka sahibine açtığı davada aracın gerçek plakasını ve dolayısıyla davalının rücu borçlusu olduğunu öğrendiği, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık sürede davayı açtığı, ayrıca davalının işleten olarak zarardan sorumlu olduğu, aracının çalınmasında kusuru olmadığını ispata yarar d getiremediği gerekçesiyle, davalının zamanaşımı def’inin reddine, davanın kabulü ile 3.600,00 TL. tazminatın 10.11.2006 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların sakl tutulmasına dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine; Dairemiz’in 02.04.2013 tarih ve 2013/1652 Esas- 2013/4655 Karar sayılı ilamı ile; “davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı; ancak, 2918 sayılı KTK’nun 107. maddesi uyarınca, bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimsenin işleten
gibi sorumlu olduğu, aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özeni gösterdiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsünün de onunla birlikte müteselsilen sorumlu olduğu, işletenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat etmesi halinde sorumlu tutulamayacağı, davalıya ait aracın park halindeyken çalınıp
sahte plakayla seyir halindeyken dava konusu kazayı yaptığı, mahkemece irtibatlı bulunan ceza dosyaları da getirtilip hep birlikte değerlendirilerek anılan yasal düzenlemeler ışığında hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davalıya ait aracın geceleyin park edilmiş olduğu yerden çalındığı, evinin önüne kilitlemek suretiyle aracını park eden ve sabahleyin çalındığını farkettiği anda kolluk birimlerine şikayette bulunan davalının aracın çalınmasında bir kusurunun bulunmadığı, KTK’nun 107. maddesi gereği zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince yapılan yargılamada toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalı aracının çalındığı tarih ile davaya konu kazaya karışmasıyla bulunduğu tarih arasında geçen süre (yaklaşık 7 ay), aracın çalındığı anda kontak anahtarının üzerinde olduğuna dair herhangi bir delilin bulunmadığı, aracın çalınması nedeniyle davalının tüm yasal başvuruları yaptığı ve aracın bulunmasından sonraki ceza davaları ile soruşturmalarındaki tespitler dikkate alındığında, aracın çalınmasında davalının kusuru bulunmadığına ilişkin mahkeme kabulünün yerinde görülmesine göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA; ve aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 04/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

*Karar, lexpera.com.tr adresinden alınmıştır.